Sakarya Satranç
  Hint Savunması
 


HİNT SAVUNMASI

         Satranç’ın kökeni nereye dayanmaktadır? Bu sporu en üst seviye de oynayabilen oyuncular için bu sadece tarihsel açıdan yanıtlanması gereken bir soru değil de, bir nevi satrançı sahiplenme,ona hakim olma meselesidir. 64 siyah ve beyaz kareden oluşan hayali evrenimizde öylesine kaybolmuşuzdur ki yaptığımız her hamleyle sanki dünyanın gidişatını etkiliyor olduğumuza dair olan inancımızdan bile fazlasıyla haz alırız. Dolayısıyla, Ruslar için satranç tarihinin miladı onların bu oyunu oynamaya başlamasıyla eşzamanlıdır. 1991 yılında Kuzey İtalya’da oynanan,aynı zamanda benim ilk uluslar arası turnuvam olan Reggio Emilia’da Rus büyükustalardan biri, satrancı domine etmekte olan Sovyet Satranç Okulu’nda eğitim almadığım için kariyerimin zirvesinde dahi bir kahvehane oyuncusu olmaktan öteye gidemeyeceğimi aşağılar bir biçimde ifade etmişti. Gençliğimin verdiği ukalalıkla ki sadece 21 yaşındaydım, kendime şu soruyu sordum: ’Satranç biz Hintliler tarafından bulunmadımı? Satrançın zirvesine giden yolda kendi rotamı neden belirleyemezdim ki?’

 

         Doğru rotayı bulmak tam 17 yılımı alacaktı; ve üzerinde yürüdüğüm yol boyunca satranç oyuncuları, seyircileri,kamu görevlileri, taksi şoförleri, berberler ya da kimbilir belki de sadece uçakta yanıma oturan herhangi bir kişiyle satrancın kökeni üzerine yüzlerce sohbette bulunmuşumdur, ve şununla karşılaştım ki; gerek Rus’u, Çinlisi, Ukraynalısı, İranlısı, Türk’ü, İspanyolu ya da Yunanlısı, her biri satrancı ilk olarak kendilerinin bulduğunu iddia etmektedir. Bana göre satranç aslında sadece onu oynayan kişiye aittir. Fakat konunun kökenine ilişkin sorunun cevaplanması çok kolaydır: Satranç Hindistan’da doğmuştur.

 

         Hint satranç okulu, Dünya Şampiyonu da içinde olmak üzere, birçok yüksek kaliteli oyuncu yetiştiriyor olmasına rağmen bizim iddiamız bütünüyle hakimiyete dayanmaktadır. Satranca ilişkin en eski yazıtlar Hintçe kaynaklarda bulunmaktadır. Ramayana destanında(bazı kaynaklara göre M.Ö. 750-500 yılları arasında sözlü olarak yaygınlaştırılmıştır.) şeytan kral Ravana eşi Mandodari’yi eğlendirmek için icat eder. Parlak zekasıyla Mandodari oyunun mucidi olan eşini her oyunda hızlıca altediyordu. Büyükannem bu hikayeyi bana ben 6 yaşındayken  satrançı ilk oynamaya başladığımda anlatmıştı. Satranç ayrıca dünyanın en eski bilimsel-politik incelemesi olan Arthashastra(M.Ö 3.yy)’da da yer almaktadır. Yazarı Chanakya,çaturanga olarakta bilinen satrancı 8’e 8 yatay ve dikeylerden oluşan bir tahtada oynanan savaş stratejisi oyunu olarak tanımlamaktadır. Ve bunu dünyanın ilk görsel savaş oyunu olarak kabul etmektedir.

 

         İnanıyorum ki satranç Sasani İmparatorluğu döneminde Hindistan’dan batıya bugün Afganistan olarak bilinen Fars ülkesine doğru ilerlemiştir. Ve aynı dönemde Hindistan kralının Fars kralına hediye olarak satranç tahtası gönderdiğine inanılır. Ctesiphon’da ki soylularca oyun ‘chatrang’olarak bilinmektedir. Araplar satrancı M.S.6 yy’da Fars ülkesini fethettikten sonra öğrenmişler ve onu Kuzey Afrika’ya kadar taşımışlar ve onu’Shatranj’ olarak adlandırmışlardır. Araplar Akdeniz’i aşıp İberya yarımadasına ulaştıktan sonra oyunu Avrupa’ya taşımışlardır. Oyun Arap hakimiyeti altında bulunan İspanya’da öyle popüler hale gelmişti ki sokaklarda bile oynanır hale gelmişti. Bugün bile bir çok şehir meydanında ve parklarda oynanmaya devam etmektedir.

 

         İberya’nın 15.yy’da kraliçe 1.İzabella yönetimindeki Katolik güçler tarafından fethedilmesiyle belirgin bir değişikliğe maruz kalmıştır, dolayısıyla satrançta değişmiştir. Vezir en kuvvetli figür haline gelmiştir (Avrupa’da vezire kraliçe denmektedir). Fil devenin yerini alarak tam olarak şah ve vezirin yanına konuşlandırılmıştır. (Modern satranç halen kraliçe Izabella döneminde ortaya çıkarılan kurallarla oynanmaktadır). Bu dönemde İspanyol oyuncu Luis Ramirez de Lucena satranç teorisi hakkındaki belki de ilk kitabı yazmıştır. Kale ve piyon oyunsonlarında Lucena pozisyonu günümüzde bile geçerliliğini halen korumaktadır.

 

         Aynı Volga ticaret yolunda da olduğu gibi, Rusya eski dünyada satrancın belki de en son duraklarından biri olmuştur ve ancak Kral Peter döneminde popüler hale gelmiştir. Fakat en satranç yolculuğunun en son durağında yer alıyor olmaları onları satrancın süpergücü olmaktan alıkoyamamıştır,  ta ki,bir Hintli 2000 yılında dünya şampiyonluğu ünvanını doğduğu topraklara geri getirene kadar…

                                                                  

 

Wisvanathan Anand (Satranç Dünya Şampiyonu)

The Times-Haziran 2008   Çeviren: Ergin YILDIZ


                  anasayfa                        forum
 

 
  Bu site 49507 ziyaretçi tarafından görüntülenmiştir  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol